1.
Yine yudumluyorum kahvemi..
Yalnızlığıma sağır kalmış
Dilsiz balkonumdan,
Kendimi soyutladığım
Bu şehirde.
Kulağımda yine o tını
Bu mümkün müydü Tanrım?
Ya da neyse..
Mümkünlükler, sanrılar..
Gitmek istiyorum
Kendimden
Bilmediğim diyarlara.
Belki de kalbimi koymadan
Kenarları sarı kahverengi tahta bavuluma.
Ki kalbim bölündü binbir parçaya
Karşıyaka sahilinde oturup deniz kenarına
Sektirdiğim çakıl taşları misali.
Binbir rengi ve parçalanmışlığı..
2.
Naneli şekerler koyuyorum
Yastığımın başucuna
Rüyalarıma girersin de
Nefessiz kalırım diye.
Ki yalnızsam bir de..
Bir şiir açıp okuyorum
Penceremin köşesinde ahlat kuşu
Ahlat ağacından çıkıp gelme
Kırık mermerimin üzerinde..
Yetmiyormuş gibi bana
İçimden ve eteklerimden dökülen ah'lar
Bir de o getirmiş binbir türlüsünü..
Yudumluyorum kahvemi,
Bıçak sırtı gibiyim
Bulamıyorum kendimi
Fırlatacak saplayacak bir yer.
Ve orada asabileceğim bir yer bulamıyorum
Çile damlayan gözlerimi
Kalbimin ucuna tutturacak bir yer..
3.
Yaklaşıyorum doğduğum şehre
Durdu tren.
Sise boğulmuş şehrim
Kalbim gibi..
Gözükmüyor hiçbir yanı.
Yoksa bir ben miyim
Kömür karası elbisesinin altından
Bana yaklaşarak düdüğünü öttüren adamı duyan..
Koşmak istiyorum
Ve karşımda seni bulmak
Ellerine bağlanmak
Gözlerine sarılmak..
Çiçekleri de sevmiyorum artık
Toprağı efsunkâr değil belki
Ya da bana her sabah
Kollarını açıp gözlerimin içine gülmedikleri için artık..
Ama hakkını da yiyemem fesleğenimin
Hayatı sallar gibi sallıyorum ellerimle
Ve karşılıksız..
Aylardan biri,belki de en güzeli,
Eylül..
İçimde hazan rüzgarları
Kulağımda çınlayan
Şimendifer düdüğü ve içimden uğurlayamadığım sen..
Gidiyor işte Ahlat kuşu
Bir ahını daha geride bırakarak
Sanki ah'ım azmış gibi
Ahhhhh!!
Füsun Talayhan